40 yaş üzerinde sıklığı artan prostat kanserine yönelik erkek hastalarda; yıllık parmakla rektal muayene (PRM) ve kan prostat spesifik antijen (PSA) düzeyi ölçümleri ile tarama yapılmaktadır. Muayene ve/veya PSA değerleri şüpheli olan hastalara, günü birlik cerrahi servisinde (SDS) anestezi altında, prostat MR görüntüleri kılavuzluğunda ve ultrason eşliğinde çoklu prostat iğne biyopsisi ve MR Trus füzyon prostat biyopsisi yapılmaktadır.
Sigarayla yakın ilişkisi bilinen bu kanserde ilk belirti çoğunlukla idrarda kanama şeklinde olur. Mesane kanserlerinin çoğu erken evrede tanı alır ancak sık nüks etme ve tedavi edilmez ise ilerlemeye eğilimlidir. İdrarda kanama ile başvuran hastalarda sistoskopi ile idrar kesesinde tümör olup olmadığı incelenir.
Testis tümörleri üreme çağındaki genç erkeklerde görülmesi ve uygun hayat kurtarıcı tedavilerle yüksek oranda tedavi edilebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Sigarayla yakın ilişkisi bilinen bu kanserde ilk belirti çoğunlukla idrarda kanama şeklinde olur. Mesane kanserlerinin çoğu erken evrede tanı alır ancak sık nüks etme ve tedavi edilmez ise ilerlemeye eğilimlidir. İdrarda kanama ile başvuran hastalarda sistoskopi ile idrar kesesinde tümör olup olmadığı incelenir.
Böbrek tümörlerinin her evresinde cerrahi tedavinin yeri vardır. Ameliyat ile tümörün tamamen çıkarılması sınırlı hastalıkta tam tedavi şansı doğururken, yaygın hastalıkta kanserin ilerlemesini yavaşlatarak hastaların yaşam süresini uzatmaktadır.
Tıptaki ve teknolojideki gelişmeler ışığında günümüzde uygun hastalarda mümkün olduğunca sağlıklı böbrek dokusunu koruyarak tümörlü dokunun çıkarılmasını amaçlayan böbrek koruyucu cerrahiler (Parsiyel Nefrektomi-PN) uygulanmaktadır. Çok büyük tümörlerde ve tümörün yeri nedeniyle çıkarmanın güç olduğu durumlarda o böbreği tamamen çıkarmak gerekebilir (Radikal Nefrektomi). Böbrek koruyucu cerrahiler ile hem hastadaki tümörlü doku tamamen temizlenmiş olur, hem de böbrek fonksiyonları kısmen korunarak uzun dönemde böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve hipertansiyon gelişme riski azaltılmış olur.
Bunun dışında herhangi bir nedenle retroperitonda bağ dokusunun aşırı çoğalması (bu bölgeye radyoterapi alanlarda, bazen de hiç bir neden ortaya konulmaksızın) idrar kanallarının (üreterlerin) çevre yapışık dokular arasında sıkışması (Retroperitoneal Fibrozis) sonucu böbreklerden idrar boşaltımı bozulabilir. Bu hastalarda açık cerrahi ya da robotik cerrahi ile gerçekleştirilen ameliyatla üreterler bu yapışıklıklardan serbestleştirilip çevre dokunun bakısından kurtarılır (Üreterolizis).
Adrenal bezler her iki böbreğin üzerinde yer alan, vücut kortikosteroid dengesi, su-tuz dengesi, tansiyon düzenlenmesinde ve androjen (erkeklik hormonu) yapımında büyük rolü olan endokrin salgı bezleridir. Adrenal tümörler nadiren kötü huylu (malign) olmakla birlikte iyi huylu tümörlerinden fazlaca salgılanan hormonlar nedeniyle ciddi rahatsızlıklara yol açabilirler. Adrenal tümörlerin tedavisi ameliyatla tümörlü adrenal bezin çıkarılmasıdır (Adrenalektomi). Bu işlem robotik cerrahi, laparoskopik cerrahi veya açık cerrahi olarak uygulanabilir.
Primer retroperitoneal tümörler oldukça nadirdir. Genelde mezenkimal dokulardan köken alırlar. Sıklıkla sarkom histolojisinde olurlar. Ancak karşılaşıldığında genellikle büyük boyutlu ameliyatlar gerektirirler. Bu hastalar genellikle ameliyat sonrası kemoterapi ve / veya radyoterapiye de adaydırlar.
Testis tümörlerinin yayılımı sonrası büyük damarlar Aort ve Vena Cava (Ana Atardamar ve Toplardamar) çevresinde metastatik lenf bezi tutulumu olan hastalarda bu tümör dokuları açık cerrahi ya da robotik cerrahi ile gerçekleştirilen retroperitoneal lenf nodu diseksiyonu (RPLND) ameliyatı ile tamamen temizlenir.
Primer retroperitoneal tümörler oldukça nadirdir. Genelde mezenkimal dokulardan köken alırlar. Sıklıkla sarkom histolojisinde olurlar. Ancak karşılaşıldığında genellikle büyük boyutlu ameliyatlar gerektirirler. Bu hastalar genellikle ameliyat sonrası kemoterapi ve / veya radyoterapiye de adaydırlar.